Met God Tonight - A digital collage by me |
Seçenekli kalmak en zoru. Özgürleşmenin seni zorlayan yanı bu. Bana bırakma, derim çoğu zaman, sen seç. Değil ki bilmemek ne istediğini. Sadece uzun bir üşengeçlik. Üşengeçlik. Oluşmuş şarta adapte olmak, bu çaba daha güzel bazen. Keşifse keşif. Bazen der ki birileri, ortamı oluşturmak benim çabam. Karar vermek, seçmek, detayıyla ilgilenmek... Ama tek bir seans değil ki hayat. İkinci seans seçilmişin içinde oynamak. Topla işte ancak tam olur. Belirsizden çıkaracağımla, belirlinin sınırını zorlamak arasında fark görmüyorum çoğu zaman. İster yenecek yemeğin seçimi olsun, ister gidilecek yerin... İster doğduğun hayatın, dilin, zamanın.. Hep ikisi birbirine muhtaç fazlarla yaşanır. Seç gideceğimiz yeri, itiraz hakkım olsun.. İkinci sahnede çıkarım ben ortaya. Derim ki belki şu masa güzel. Belki de onu bile demem de kalkma saatine karışırım. Edilgenlikle karıştıranlar var ya, hastasıyım tabi.. Verilmiş kararı esnetip modifiye edebildiğin sürece sanma ki etkin değilsin. Düşün bir, hangimiz karşılaşmakdık Tanrıyla.. Hangimiz kendimizle oynamadık, şaşırtmadık..
Darwin Deez dinlemek gibi yani :) Constellations da olur.. DNA de... Deep Sea Divers da.. Seç, dinle ama.. İstersen yarım yarım. Kısa kısa... Ben The City'de takılıp kaldım. O mu, bu mu demedim.. Açtım bu çıktı karşıma..
No comments:
Post a Comment