For Art's Sake - A digital collage by me |
Takıntım: Masa üstü simetri. Çatalların ucu tabakları hep eşitlesin. Peçeteler paralel mi bir de yandan bak. Zeytin tabağı yuvarlaksa, reçelinki de öyle olsun. Gazeteler üstüste, okunan / okunmayan - okunan / okunmayan. Uzunsa masa, bir kadın / bir erkek - bir kadın / bir erkek... Birinin arkasında, sağında, solunda yastık-minder varsa herkesin olsun. Ya da kimsede olmasın. Ben fincanda çay içerim, herkes bardakta. Telkinle oluyor artık, telkinle... herkes neyde içmek isterse içsin, rahat bırak kendini / rahat bırak... rahat bırak. Bunun simetriyle bir ilgisi yok ki.... Ama baksana iki kişilik masanda bir bardak / bir fincan diye gidiyor. İhanet yok yani takıntına..
Zorlandığım: Aynı anda okunur dört bazen beş kitap. Bunda sorun yok. Aynı anda biter mi? Biterse okuma hızın eşit değil her biri için. Eşit olsun da varsın aynı anda bitmesin mi yoksa. Bunu düşünmeliyim. Kategorize etmeli kitapları. Eşit hacimliler birlikte. İç kapakta tık sayısını bilgi düşseler - hayalim.
Yeteneğim: Su bardaklarına parmak uçlarımla vura vura çıkardığım sesleri bir cd'ye yüklesem. Müzik sahiden evrensel :)
Tarzım: Sigarasını orta yerinden söndürenlerden değilim. O görüntüyü sevemedim ben..
Gözüm: Her detayı görür. Zor. Görsün isterim her göz de. Yarım gören gözlerle dolu dünya.
Manik halim: Neyse ki rutin, bozulabilen bir şey. Enerji birikir, patlar, saçılır etrafa.. Çok test ettim, güneş var - rüzgar yok o günlerde.
Para fikrim: LA'de bir havuzlu villada yaşama olasılığı herkes için aynı. Matematik der ki olasılık varsa - felsefe der ki o zaman vardır. Para nedense gelmez aklıma bütün bunları düşünesim varsa.
Heyecanlandığım: Hiç giymediğim eteğin bir sabah aniden en vazgeçilmezim olabilmesi. Nasıl oluyor da siyah deri bir eteğin üzerindeki jean gömlek fikri mesela, aylarca birleşmek için o sabahı bekliyor kafamda. (Altına: yüksek topuk = avam... Düz.. dümdüz.. evet.)
Şaşkınlığım: Stabilo kalemleri ne çok seviyormuşum meğer.
No comments:
Post a Comment