Monot Street - Beirut |
"Does it look so artistic?" dedi yoldan geçen adam... Arbasına binerken. Duvarın fotoğrafını çekerken ben. Bilmiyordu 'artistic' olan şehirlerinin her yeriydi. En çok da sokak aralarında karşımıza çıkanlar. Şöyle benim sıram / Beyrut-Beirut-Beyrouth... Hepsinden ayrı bir his yapışıyor üzerime. Her yerinden ruhumla telepatik bir ilişkiye giren o 'güçlü his' sızıyor içime. Burada en çok tekrar ettiğim kelime 'iç'... İnsanın içine işliyor çünkü Beyrouth... nasıl desem, Beyrut... Monot Street boyunca yürüdük. Genç ve yaratıcı oğlanların ve kızların hava kararınca kafayı bulduğu yer Monot Street. Ne içiyorlardır diye düşüne düşüne yürüdüm hep - görmeliydim... Cosmopolitan? Mojito? Sadece bira? Globalleşen kokteyl dünyası ne kadar bulaşmıştır Beyrut gecelerine diye merak ettim. Monot Caddesi şu havadaydı ama - sadece bira ve yüksek sesli müzik. Sanki çok az Taksim, çok az Kadıköy, çok az Ankara'nın Tunus Caddesi edalarında.
Hamra - Beirut |
Biraz daha ara sokaklar... Hamra.. Beyrut-Amerikan Üniversitesi yanı... Öğrenci kokuyor buralar. Öyle yakışıyor ki kampüs kapısına inen yola bu duvar. Kahlil Gibran okuyasım geldi, çantamda taşıdım bir de 'içimde'. Kitap: "Öz"
Hamra - Beirut |
Duvara not aldım sanki, gidince bir kez daha bakılacak http://www.beirut.com/. Arap alfabesini öğrenmek zor mudur? Önce alfabe sonra Arapça mı yoksa direkt Fransızca mı yaşatır bu ülkede içine sine sine. İngilizce de olur ama hep turist kalırsın sokaklarda. Oysa ben 'Bonjour!' diye selamlamak istiyorum hiç tanımadığım bir adamı. Ya da ellerimle 'şükran' yazmak istiyorum kaydıra kaydıra kalemi sağdan sola.
No comments:
Post a Comment