Hamra - Beirut |
Hava sıcak. Gözlerimiz kendine gelsin diye çekiyorum karartmalı otel perdesinin ipini. Çektikçe çekesim geliyor, gördükçe inansam mı diye kararsızlık yaşıyorum. Balkonlar karşılıyor gözlerimi. Masal karesi balkonlar... Beyrut'un zahter kokusu, yerini bin bir hikayeli balkonlara bırakıyor. Minimal mi minimal otel perdesi yerini tutkulu mu tutkulu balkon perdelerine bırakıyor. Gülesim geliyor, hayır gülümseyesim geliyor. Artık eminim, bu geldiğim yerde bir masalın içine kaçırıldım ve kurtulmak istemiyorum. Kaybolmak istiyorum aksine. Bir anda karşılaştığım bu masala herkesten fazla ait olmak istiyorum.
Achrafieh - Beirut |
Yürüyoruz. Balkonların sırrını içimize çeke çeke yürüyoruz. Kocaman bitkilerin sığdığı binlerce balkon görüyoruz. Hava sıcak, içimiz serin. Sedir ağaçları, muz ağaçları, palmiyeler... Neler sığmamış ki... Aşk, diyorum kendi kendime. Evlerde "aşk" ancak balkonlarda tertemiz kokar. Ner'den aklıma düştü bu bilmiyorum ama Beyrut'un balkonları yolculuğumuz boyunca bana "aşk-aşk-aşk" deyip durdu.
Hamra - Beirut |
Hepsine tek tek çıkıp, bütün balkonlarda Ksara içesim geldi. Kadehim bu masala kalkacak. Büyüye ve beni buraya çeken sırra. Belki hiç yazılamayacak olan, belki de bir çırpıda bitecek olan romanıma içten bir teşekkürle kaldırasım geldi kadehimi. Beni sabah ışığında karşılayan bu balkonlardan birinde "kendi sandalyemde" otururken hayal edişime de kaldırsam kadehimi... Su verirken yeşil-sarı bir muz ağacına ya da uçları hafifçe kurumuş bir palmiyeye.... Ve daha hayallerimin sınırsız açlığında "kendi" yolumun önüme çıkacağına olan inancıma... Cheers! :)
No comments:
Post a Comment